Silent Hill 2 Neden 19 Yıl Sonra Bile Dünyanın En Korkunç Oyunları Arasında?

Fethi Tekyaygil
13 min readNov 26, 2020

--

Bazıları ölümden korkar, diğerleri onun için dua eder.

Herkese merhabalar, bu yazıma hoş geldiniz :) Size güzel bir karşılama amacıyla bu müziği armağan ediyorum :)

Küçüklüğümden beri Playstation ile büyümüş biri olarak, oyun konusunda her kültüre hakim olmaktansa kendimi kültürümü oluşturup ona bağlı kalmayı ama yeniliklere de açık olmayı tercih etmişimdir. Küçükken ilk oyun konsolum olan Playstation 1'de her türlü oyunu içeriğine çok takılmaksızın oynamış, o anki can sıkıntımı atmaya çalışmıştım. Yine o dönemlerde iki oyun serisiyle teyzem sayesinde tanışmıştım.
Resident Evil ve Silent Hill.
İkisi de o dönemlerde büyük ses getirmişti ancak kendimi taa o dönemlerden beri nedense Silent Hill’e daha yakın hissediyorum. Oyun sisli ve gizemli ambiyansı, müzikleri ve görsel-ses efeklerinin usta bir şekilde bilinçli olarak rahatsız edici yapılması belki de o psikolojik gerilimi bana daha çok yaşatmıştı. Zaten Silent Hill’in jumpscare ile korkutma vaadi yoktu. O sizin psikolojinize işleyen bir korkuyu size yaşatıyordu. Bunu sadece oyunun bana gösterdikleriyle, hikayeyi bilmeden yaratıkları öldüre öldüre oynayarak hissetmiştim ancak büyüyünce daha da büyük bir şeyin içine düştüm. Hikaye.
Ve bu yazıya başlama sebebim de budur.

Hikaye.

Silent Hill ilk oyunuyla başarıyı yakalasa da seride adından söz ettiren en önemli oyun ve Silent Hill denince akla gelen ilk oyun zannımca Silent Hill 2'dir.
Peki neden?

Haydi gelin cevaplayayım.

Nedir Bu Silent Hill?

Silent Hill Amerika’da yer alan küçük turistik bir kasabadır.
Bir çok tarihi yerin yanı sıra doğal güzellikleriyle de ünlü olan bu kasaba bir çok turistin göz bebeği bir kasabaydı. Aynı zamanda bolca kömür üreten maden yatağına sahipti. Ancak bir gün bu maden yataklarında bir yangın başladı ve ortaya çıkan hasar ve dumanlar nedeniye kasaba terkedildi.
Büyük yangından sonra terkedilmiş bu kasaba hakkında bir çok kötü söylenti oluştu. Gidenlerin geri dönmediği, lanetli bir yer olduğu bu söylentiler arasındadır.

Nedir bu Silent Hill 2?

Silent Hill 2, bu oyun serisinin 2.oyunudur. Oyun 2001 yılında çıktığından dolayı spoilerlık bir durum kalmamış olması gerektiğine inanmakla beraber, yine de uyarımı yapayım. Önce fragman :)

SILENT HILL 2 NEDEN HALEN BAŞARILI BİR KORKU OYUNU?

Müzikler

Bu yalnızca Silent Hill 2 için değil aslında tüm seri için geçerli. Akira Yamaoka’nın gücünü alan Silent Hill korku duygusunu müziklerle çok güzel yansıtıyor. Bence en önemli etmenlerden biri de oyundaki olayların müzikle, müziklerin de oyundaki olaylarla muazzam uyumu. Bu konuda Akira Yamaoka bence müzik dünyasının Hideo Kojima’sıdır. Aşağıya örnek bir müzik bırakıyorum. Böyle bir müziği olan oyun nasıl korkunç olmasın?

Aynı zamanda müzik listesine buradan ulaşabilirsiniz :)

Hikaye

Aşağıdaki müziği arkaplanda açmanızı tavsiye ederim :)

Çok sevdiği eşini 3 sene önce ölümcül bir hastalıktan kaybeden yazar James Sunderland hala bu olayı atlamamışken merhum eşi Mary’den kendisini Silent Hill’de özel yerlerinde beklediğini söyleyen bir mektup alır. Bu mektubu alır almaz Silent Hill yoluna koyulan James, kasabaya vardığında gerçeklerle yüzleşecek ve yeryüzünde cehennemi yaşayacaktır.

Buradan sonrası biraz Spoiler olacağı için isteyen oyunu oynayıp veya oynanış videosu izleyip tekrar buraya gelebilirsiniz.

*SPOILER ALERT*

Silent Hill

Silent Hill yukarıda da bahsettiğim gibi terkedilmiş bir kasabadır. Peki neden bu listede?

Silent Hill kasabasında iki tür dünya vardır. Biri Normal, diğeri Alternate (Öteki Dünya). Alternate Dünya Silent Hill’in kadim güçleri aracılığıyla gerçekleşen gizemli bir karanlık ve kabus etkisidir. Bu dünyada yaratıklar daha çok etrafta dolaşıyor ve daha ölümcül oluyor, tehlike daha da artıyor. Alternate Dünya’da her yer kanlı, paslı, yanık bir hal alıyor ve bu sizi bir kısım strese, depresyona ve endişeye sokabiliyor çünkü anlıyorsunuz ki bir şeyler ters gidiyor.

Alternate Dünya’ya bir Örnek (Oyun: Silent Hill 3)

Burada ufak ama kritik bir detaydan bahsetmek istiyorum.

Silent Hill kasabası aslında herkesin kendi şeytanlarının yansımasıdır. Oyunda da her karakterin aslında kendi Alternate Dünya versiyonunu yaşadığından bunu anlayabiliyoruz. Yani James için ayrı bir Silent Hill, oyunun diğer karakteri olan Angela Orosco için ayrı bir Silent Hill durumu söz konusu. Burada önemli nokta, Silent Hill’in herkesin bilinçaltına göre kendi kabusunu ve cehennemini yaşatması.

Silent Hill’deki her yaratık aslında bilinçaltındaki korkuların vücut bulmuş halleri oluyor. Ve oyunda her karakterin Alternate Dünya’sına bakarak aslında nelerden korktuklarını da görmüş oluyor, bilinçaltları hakkında fikir sahibi olabiliyoruz.

Karakterler

1.James Sunderland: Oyunun ana karakteri olan James Sunderland çok sevdiği eşi Mary’i 3 sene önce ölümcül bir hastalık yüzünden kaybetmiş bir yazardır. Üstünde eşinin ismi yazan bir zarf alan James, eşini bulmak için Silent Hill’e yola koyulur ve onun için cehennem başlar.

2.Mary Shepherd Sunderland: James Sunderland’in 3 sene önce vefat eden merhum eşi. Mary nazik, tatlı bir genç kadındı. Ölümcül bir hastalığa yakalandıktan sonra hayatının son anlarını duygusal kargaşa, sıkıntı, acı, ızdırap, ümitsizlik ve depresyon içinde geçirdi.

3.Angela Orosco: Angela annesini bulmak için Silent Hill kasabasına gelen yabancılara karşı utangaç, sessiz, özgüvensiz ve kasvetli bir kızdır. Normal bir kız gibi görünse de ölüm ve cinsellikle başa çıkma şekli açıkça diğer kızlarınkinden farklıdır. Değerler duygusu eksantriktir ve onunla ilgili tehlikeli bir şeyler vardır.

4.Laura: 8 yaşındaki Laura Silent Hill 2 olaylarından önce Mary ile birlikte kaldıkları hastanede arkadaş olmuş ve ona kendi annesiymiş gibi bağlanmış küçük bir kızdır. Mary ile o kadar bağlılardır ki bir mektubunda Mary eğer her şey farklı olsaydı Laura’yı evlatlık almak istediğinden bahsetmiştir.

5.Eddie Dombrowski: Eddie tüm hayatı boyunca kilosu ve diğer fiziksel özellikleri yüzünden gülünen, zorbalığa uğrayan, özgüvensiz, zihinsel olarak ciddi bir şekilde rahatsız olan genç bir adamdır. Sorunlu geçmişi onu Silent Hill’e çekmiştir.

6.Maria: Maria, James’in eşi Mary’e tıpatıp benzeyen gizemli bir kadındır. James Mary’nin hastalık döneminde hissetmeye ve yaşamaya hasret kaldığı bütün her şeyi Maria’da bulduğunu düşünür/inanır. James, Piramit Kafa tarafından defalarca öldürülen ve dirilen Maria’daki tersliği anladığında her şey için çok geç olacaktır.

7.Piramit Kafa: Piramit Kafa Silent Hill kasabasındaki arayışı boyunca James’in peşini asla bırakmayan ve öldürülmesi imkansız bir yaratıktır. James ile bir kaç kez karşı karşıya gelmiş, son karşılaşmalarında ise James’in bir çok şeyi farketmesine sebep olmuştur. Piramit Kafa, James için eşini öldürmesinden dolayı bir cezalandırıcıydı ve Silent Hill de James’in cezalandırıldığı yerdi.

Hikaye

Huzursuz rüyalarımda o kasabayı görüyorum. Silent Hill.

James’e eşinin ölümünden 3 sene sonra üstünde eşinin isminin yazdığı bir zarfta gelen mektupta bu yazıyordu. Ve devam ediyordu.

Beni oraya götüreceğine söz verdin ama hiç götürmedin. Şimdi orada yalnızım. “Özel yerimizde”. Seni bekliyorum.

James bu mektubu alır almaz Silent Hill yollarına koyulur. Yıllar önce buraya tatile geldiklerinde Mary buraya bayılmış ve tekrar gelmek istediğini söylemişti. Özel yerleri neresi olabilirdi? James’e göre Silent Hill’in tamamı özel yerleri olabilirdi. James oyun boyunca merhum eşini ararken kendi cehennmiyle yüzleşecektir.

Oyunun en vurucu kısımlarından en önemlisi bence hikayesi ve hikayenin gidişatı. Görüntünün, seslerin ve müziklerin dahice harmanlanmasından ortaya çıkan atmosferin arkasını boş bırakmayan hikayesi vuruculuğuyla da insana sona doğru gelirken zayıflayan psikolojisine ağır bir darbe indiriyor. Yetmiyor oyunun en sonunda Mary’i aslında James’in öldürdüğünün ortaya çıkması ve sonrasında Mary’nin ölmeden önce James’e yazdığı mektubu Mary’nin sesinden dinlemeniz de psikolojinize son noktayı koyuyor. Daha da ilginci, oyunun romanında James’in ölen eşi Mary’nin aslında oyunun en başında James’in Silent Hill’e gelirken kullandığı arabanın bagajında olması. Bu detaylar insanın tüylerini diken diken eder cinsten.

Sembolizm

1. James’in “Alternate Dünya”sı

James’in “Alternate Dünya”sı depresif, karanlık ve iç karartıcı bir atmosfere sahiptir. Silent Hill sokakları James için başlangıçta ıssız ve terk edilmiş olsa da ilerleyen zamanlarda sona yaklaştıkça öldürülmesi daha da zor olacak olan yaratıklarla karşılaşacaktır. Bu yaratıklar James’i gerçekten uzak tutmaya çalışan zihninin sembolüdür çünkü Mary’nin nasıl öldüğü gerçeği pek de iç açıcı değildir. Temiz çarsaf ve yastıklı hastane sedyeleri de James’in “Alternate Dünya”sında çok yaygındır. Bu sedyeler Mary’nin hastalığını ve beyaz bir yastıkla boğularak öldürülüşünü temsil eder. James Mary’i öldürdüğü gerçeğini öğrendikten sonra Alternate Dünyası daha da sular içinde olur — duvarlardan daha çok su damlar, gezdiği yerlerde su yukarı çıkar. Buradaki su James’in üzüntüsünü simgelemektedir. Oyunun son mekanı olan Lakeview Oteli’nin bodrumu sular altında kalır ancak yanmış bir görüntü oluşur. Bu da aslında James’in Mary’nin ölümünü yanılgı olmadan kabullenmesinin ilk adımı olarak kabul edilebilir. Ancak bunu yaparken keder içerisinde boğuluyordur.

James’in öteki dünyasındaki her yaratığın da bir anlamı vardır. Ne de olsa Silent Hill aslında James’in bastırılmış psikolojisinin dışavurumudur.

Hemşire(Nurse): Hemşireler James’in cinsel hayal kırıklıklarının temsilidir. Hemşireler cinsel yapılarını daha da vurgulayan dekolteli bluzlar giyerler. Ayrıca, James’in Mary’nin hastalığıyla ilişkili cinsel yoksunluktan dolayı cinsel hayal kırıklıklarından duyduğu endişeye atfedilebilecek şekilde seğirirler. Hemşire olmaları, hastanelerle ve sağlıkla bağlantılı figürler olmaları, Mary’nin hastalığı ile de bağlantıdır.

Piramit Kafa: Piramit Kafa Silent Hill serisinin ikonik yaratığıdır diyebiliriz. Neredeyse her Silent Hill yapımında karşımıza çıkan bu yaratığın gözüktüğü ilk Silent Hill yapımı ise Silent Hill 2'dir. Piramit kafa, James Mary’nin ölümündeki suçu kabul etmediği için onun cezalandırılma ihtiyacını yerine getiren bir cellattır. Oyun boyunca Mary’nin benzeri olan Maria’yı 3 kez James’in gözleri önünde öldürmüştür. Her bir ölüm James’in merhum eşi Mary’e karşı işlediği suçları temsil eder.

İlkinde James ve Maria Piramit Kafadan dar bir koridor boyunca kaçmaktadırlar. James koridorun sonundaki kapısı kapanan asansöre önce kendisi biner ve Maria’yı geride bırakır. Asansörün kapısı açılmadığından Piramit Kafa Maria’yı öldürür. Bu olay James’in bencilliğini temsil eder. James bencillik yapıp o asansöre ilk kendi bindiği için Maria’yı kaybetmiştir.

İkincisinde parmaklıklarla ayrılmış iki hücrenin birinde Maria’yı bulur ancak aralarında parmaklık vardır. Maria onu cinsel anlamda tahrik eder ve parmaklığın diğer tarafına çağırır. James oraya ulaştığında ise Maria’yı kanlar içinde bulur. Bu olay James’in Maria’yı bir seks objesi olarak görmesi ve onun yanına gitmek istemesinin sebebinin yalnızca seks olmasından kaynaklıdır. Buradaki günah eşi Mary ile cinsel bir birliktelik yaşayamadığı için onu aldatmasıdır.

Sonuncusunda ise Maria baş aşağı bir şekilde asılırken Piramit Kafa bir mızrak saplar ve öldürür. Burada Maria’nın baş aşağı durması Mary’nin son günlerinde hayatının alt üst olmasını, arkasından mızrakla öldürülmesi de James’in Mary’i yastıkla boğarak öldürmesini simgeler. Mary James’ten böyle bir şey beklemediği için arkasından vurulmuştur. Bu karşılaşmada ise James Silent Hill’in aslında onun cezalandırmak için kendisini çağırdığını ve Piramit Kafa’nın da onun cezalandırıcısı olduğunu anlar. Artık Piramit Kafa’ya ihtiyacı yoktur. Bu nedenle Piramit Kafa’yla mücadelesi sonrası Piramit Kafa elindeki mızrağı kendi boynuna geçirir ve cezalandırma biter.

Buradan anlıyoruz ki Maria aslında James’i cezalandırmak için yaratılan bir varlıktır.

Kendisiyle ve yaptıklarıyla yüzleşen James için yüzleşecek son bir kişi kalmıştır.

Mary (Boss): Mary oyunun son bossudur ve James’in suçluluğunu yenme amacına hizmet eder. Bu boss oyunun sonuna bağlı olarak Mary veya Maria olabilir. Eğer boss Mary ise, Mary onu öldürdüğü için James’e kin besleyecek ve ardından saldırmaya devam edecektir. Eğer boss Mary kılığına girmiş Maria ise ne gerçek ne de Mary olmadığı için James tarafından reddedilecek ve sonra ona öfkeyle saldıracaktır. Her iki durumda da yaratık Mary’nin baş aşağı duran cesedini andıracak şekle girip saldırır. Saldırı şekli siyah dokungaçlar ve tükürdüğü güvelerdir. Boss’un bağlı olduğu yatak Mary’nin hastalığında ve son günlerinde hapsedilme duyguslarını somutlaştırıyor. Tükürdüğü güveler ise ölümü simgeliyor. Mücadele esnasında siyah dokunaçlarla James’i boğması ise kendi boğulmasına bir geri dönüş niteliğinde olabilir. Bu yaratığı yenmek James’in suçluluğunu yenmesinin ve Silent Hill’den ayrılabilmesinin sembolüdür.

2. Angela’nın “Alternate Dünya”sı

Angela’nın “Alternate Dünya”sında duvarlar etle kaplıdır bu da cinselliği çağrıştırır. Hatta oyunun Angela’nın babası (Abstract Daddy boss savaşı) ile savaştığımız sahnesinde duvarlarda açıkça cinsel ilişkiyi ima edecek pistonlar vardır. Bu Angela’nın babası ve erkek kardşei tarafından uğradığı cinsel tacize direk bir göndermedir. Angela’nın öteki dünyasında ateş daha baskındır bu da Angela’nın yaşadığı tacizlerden dolayı psikolojik olarak kendisini cehennemde hissetmesinden dolayıdır. Silent Hill’e annesini aramaya gelen Angela’nın kasabaya çağrılmasının sebebi ise babasını ve abisini öldürmesidir.

Abstract Daddy: Abstract Daddy, Angela’nın babasının bir tezahürüdür. Angela, yaratığı babası olarak gördüğünü öne sürerek ona “baba” diyor. James, Angela’nın babasını tanımadığından onu yaratık olarak görüyor. Abstract Daddy, bir yatakta yatan, cinsel ilişkiye giren iki figüre benziyor. Üstteki figür yanlardan sarkan bacaklara sahipken, yaratığın alttaki figürü bariz bir eziyetle çığlık atıyor. Abstract Daddy’nin saldırı yöntemi, James’i açılış yarığına “kucaklamaktır”. Bu yarık görünürdeki cinsel istismarı daha da vurguluyor. Abstract Daddy, Angela ile doğrudan ilişkilendirilirken, tacizci erkekliğin bir sembolü olarak James ile dolaylı olarak ilişkilendirilebilir.

3. Eddie’nin “Alternate Dünya”sı

Eddie’nin “Alternate Dünya”sı mezbaha gibidir, soğuk ve et torbaları asılıdır. Bu et torbaları Eddie’nin çok yemek yemesinden dolayı kilo almasına ve bu nedenle de sürekli zorbalığa uğramasına açık bir gönderme olabilir. Soğukluk Eddie’nin dünyadan kopmasına ve kendisini izole etmesiyle ilişkilendirilebilir. Eddie’nin yaratıklarını asla görmesek de onları öldürmüş gibi davrandığını ancak onlar hakkında kendisine zorbalık yapanlar olarak bahsettiğini biliyoruz. Silent Hill’e çağrılmasının nedeni ise bu zorbalıklar sonucu kendini kaybetmesi ve toplu cinayetler işlemesidir. Hatta oyunun bir kısmıdna birini sırf bakışı yüzünden öldürdüğünden bahseder.

4.Laura’nın “Alternate Dünya”sı

Laura oyunda masumiyeti simgeler. Bu yüzden de “Alternate Hal”i yoktur ve yaratıklarla karşılaşmaz. Diğer “Alternate Dünya”larda karşılaştığımız yaratıklara rağmen Laura’nın nasıl kasabada dolaşıp hayatta kaldığı da bu şekilde açıklanabilir.

Oyun Sonları

Oyunda aldığınız aksiyonlara göre gördüğünüz son değişiyor. Her Silent Hill oyununda olan UFO sonundan ve Silent Hill 2 ambiyansını yerle bir edip sizi güldürecek Dog sonundan bahsetmeyeceğim. Onları isterseniz Youtube’dan bulabilirsiniz.

“Leave” Sonu: Oyunun son bossundan sonra James, Mary ile son kez görüşür ve Mary ona bir mektup verir. James daha sonra Laura ile birlikte Silent Hill’den ayrılır.

“In Water” Sonu: Oyunun son bossundan sonra James, Mary ile son kez görüşür. James’e onu öldürdüğü için yeterince acı çektiğini söyler ve ona bir mektup verir. Mary şiddetle öksürür ve James elini tutarken tekrar ölür. Silent Hill 2 romanına göre Mary’nin cesedi James’in arabasının bagajındaydı. Vücudunu çıkarır ve yolcu koltuğuna yerleştirir. James, Mary olmadan yaşayamayacağı sonucuna varır ve Silent Hill’e intihar etmek için geldiğini fark eder. Arabayı Toluca Gölü’ne sürer ve intihar eder. Artık James ve Mary birlikte olabileceklerdir.

“Maria” Sonu: Oyunun son bossundan sonra James, suya bakmak için Rosewater Park’a döner. Açıklanamaz bir şekilde yeniden dirilen Maria, James’e Mary’yi tekrar öldürüp öldürmediğini sorar. James, “Mary” olmadığını söyleyerek, onun sadece bir halüsinasyon olduğunu bildiğini ima eder. James, Maria ile birlikte kasabadan ayrılır. Ancak ayrılırken Maria öksürmeye başlar. Bu öksürük Maria’nın Mary ile aynı hastalıktan muzdarip olduğunun simgesidir.

“Rebirth” Sonu: Oyunun son bossundan sonra James, eşi Mary’nin cesediyle birlikte Toluca Gölü Adası’ndaki Yeniden Doğuş Kilisesi’ne, Mary’yi “Silent Hill’in eski tanrıları” ile yüzleşerek diriltmek için gider. Ancak sonuç bilinmemektedir.

Silent Hill 2'den sonrasını anlatan Silent Hill 4 oyununda ise James’in Silent Hill’e gittikten sonra dönmediğini öğreniyoruz. Silent Hill 2'nin kesin bir sonu yok yani bu sonlardan şu gerçek sondur diyemiyoruz. Ancak bana göre oyunun gerçek sonu “In Water” sonu yani James’in intihar ettiği sondur. Çünkü James, Silent Hill’den asla geri dönememiştir.

Mary’nin Mektubu:

Fun Fact: Mektubu seslendiren ve yanı zamanda Maria ile Mary’nin ses aktörlüğünü yapmış Monica Taylor mektup seslendirmesinden sonra gerçekten oturup ağlamış.

Bu kadar konuştuk, peki neden halen bile başarılı bir korku oyunu?

  • Silent Hill 2'nin jumpscare ile korkutma gayesi yok. O müzikleriyle, ses efektleriyle, ambiyansıyla yaratıklar karşısında sizi aciz hissettiriyor. Elinizdeki silahlar ve mühimmatlar, onların düşmanlarınıza etkileri oyunu bir hayli zorlaştırıp sizi strese sokuyor. Örneğin elinizde bir bomba atar yok, bulabileceğiniz en sağlam silah tüfek, ve onun da mermisi kısıtlı. Boss savaşı bir kapıdan geçtikten sonra da olabilir asla bilemiyorsunuz. Boss savaşı öncesi bir hazırlık alanı yok, sizi buna hazırlayacak ya da uyandıracak bir olay da yaşanmıyor, bu yüzden elinizdeki mühimmatları iyi kullanmalısınız yoksa boss savaşlarında çok sorun yaşayabilirsiniz. Bunun endişesi sizi rahat ettirmiyor.
  • Oyunda daha çok yakın dövüş silahları hakim; demir sopa, tahta çit parçası gibi. Bu da sizi düşmanlarınıza daha da yaklaştırıyor ve her an diken üstünde olmanıza neden oluyor.
  • Oyundaki karanlık, iç karartıcı ve depresif ambiyans karanlıkta da aydınlıkta da oynasanız içinize işliyor. Bunu başarabilen çok az oyun olduğunu düşünüyorum. Bu oyunun en güzel yanlarından biri size aksiyon vaadi sunmaması. Yani öyle silahı bıçağı alayım elime haşırt haşırt keseyim olmuyor. Kimi zaman yaratıklardan kaçarken buluyorsunuz kendinizi. Tecrübeyle sabit :)
  • Oyundaki sembolizmler de aslında bu oyunu farklı kılıyor. Yani öyle oynayayım, yaratık çıksın korkayım öldüreyim oyunundan çıkarıyor. Eğer hikaye örgüsünü takip edip dikkatli bir şekilde oynarsanız her bir karakterin, onların dünyasının ve hikayesinin çok ince işlendiğini görebilirsiniz. Bu sembolizmler de oyunun ne kadar zekice kurgulandığını kanıtlar nitelikte.
  • Oyunun sonları bence oyunu güzelleştiren öğelerden. Oyunda iyi son da (Silent Hill’den çıktığınız) kötü son da (Silent Hill’den çıkmadığınız diğer sonlar) görseniz içinizde bir sıkıntı kalıyor. Bu da o zaman kadar oyun boyunca şahit olduklarınızdan dolayı bir şekilde oyunu bitirdiğinize sevinemiyorsunuz.
  • Müzikleri oyun temasına acayip uyuyor. Oyundaki aksiyon müziği bile siz Piramit Kafa’dan kaçınca çalıyor ve elinizi ayağınızı dolamaktan başka bir şeye yaramıyor. Yani öyle sizi boss savaşlarında cesaretlendirici müzikler yok, burada amaç size kendinizi güçlü değil güçsüz hissettirmek ve bu oyun bunu gayet iyi başarıyor. (Şarkıyı merak edenler için:
  • Oyun müziklerine ek olarak bazı ambiyans sesleri (ben böyle demeyi tercih ediyorum) de hem çok başarılı hem de çok güzel şekilde kullanılmış. Akira Yamaoka bu konuda baya harika bir iş çıkarmış. Örnek bir ambiyans sesini bırakıyorum:
  • Silent Hill’in hala başarılı olmasını sağlayan nedenlerden biri de ön görülemez olması. Yani ne zaman neyle, hangi yaratıkla karşılaşacağınızı bilmiyorsunuz. Belki bir kapıdan geçeceksiniz ve o kapının ardında bir boss savaşı olacak. Aynı zamanda oyun boyunca kabusunuz olan Piramit Kafa da oyunda hiç beklemediğiniz anlarda karşınıza çıkıyor. Bu da hem realiteyi hem de o dehşeti daha da arttırıyor.
  • Sonundaki Ters Köşe size en ağır darbeyi vuran olay. Çoğu korku oyununda iyi adamların kötü, kötü adamların iyi çıkması durumunun işlenmesi çok abartılacak bir şey olmasa da oyunun sonunda aslında en başından beri en kötü yaratığın biz olduğumuzun ortaya çıkması gerçekten de bir Osmanlı Tokadı etkisi oluşturuyor. Hele ki bunu bir video kasetten; nefessizlikten ve çığlık atma çabalarıyla çırpınan eşimizi yastıkla boğma görüntümüzü izleyerek öğrenmek. Daha bunun etkisinden çıkamazken, upuzun bir koridorda James’in kafasında Mary’nin hastalık döneminde ettikleri tartışmaların ve Mary’nin çaresizliğinin yankılarına şahit oluyoruz. Oyun size tokadı vurduktan sonra asla toparlanmanıza izin vermiyor. Bu açıdan da Silent Hill 2'nin takdir ettiğim özelliklerinden biri, vurucu olması.

KAPANIŞ

Korku oyunlarının Remakeler ile tekrar şahlandığı bu dönemde efsaneyi unutmak olmaz dedim ve bu yazıyı yazmaya karar verdim. Umarım Silent Hill 2'nin de Remake’i yapılır (ki imkansız…) ve alem korku oyunu görür.

Bu hayallere kapılırken internette fan yapımı bir VR fragman konsepti gördüm onu da bırakıyorum:

Hepinize bol korkulu günler diliyorum ve kapanış şarkımı aşağıya bırakıyorum :)

--

--

Fethi Tekyaygil

.NET Core Backend & Google Certified Tensorflow Developer — Flutter & Solidity Padawan — Animal Person